Men�ler
Anket
Bizi nereden duydunuz?
Ma� Sonu�lar�
Yeni Bir Mevlid N�shas� m� - T�rk Birli�i

Yeni Bir Mevlid N�shas� m�

 

Asukköklü’nün Notlar�

C�SMÎ’YE A�T YEN� B�R MEVLÛD NÜSHASI’NIN TESP�T� VE OKUNMASI SAFAHATI

Prof. Dr. Fethi Gedikli

Not: Bu yaz�n�n ilk biçimi 27.01.2013 günü yaz�larak “Yeni Bir Mevlid Nüshas� m�?” ba�l���yla www.turkbirligi.net sitesinde yay�mlanmak üzere gönderilmi� ve yay�mlanm��t�r. A�a��da izlenebilece�i gibi bu tarihten sonraki geli�meler onun yeniden yaz�lmas�n� gerektirmi� olmas�na ra�men, bugüne kadar bu f�rsat� bulamad�m. �imdi, yeni Mevlid Kandili münasebetiyle meseleye tekrar avdet ettim ve önceki yaz�y� yeniden gözden geçirerek baz� ilaveler ve de�i�iklikler yapt�m. Elyazmas� metnin okunu�u da tekrar ele al�nm�� ve beyitlerin s�ralamas� tamamen de�i�tirilmi�tir. Sad�k Yazar’�n makalesinde Cismî Mevlidiyle ilgili de�erlendirmeler bulundu�undan oraya bak�lmas�n� tavsiye ederim. Bu vesileyle Mevlid Kandilinin hepimize kutlu olmas�n� dilerim. 

16 Ocak 2013 günü Sahhaf Nusret Cimillio�lu, kendisinden sat�n ald���m kitaplar�n ‘bonus’u olarak a�a��da çevriyaz�s�n� verdi�im el yazmas� bir kitap yapra��n� bana hediye etti. Müellifini sonradan ö�rendi�imiz bir Mevlid’in ikinci veya üçüncü yapra�� olabilecek parçan�n okunu�unu burada takdim etmeyi Mevlid Kandili münasebetiyle münasip buldum.

Hayli eski oldu�u anla��lan bir eserden bize intikal eden bu “Mevlid” parças�, “Mevlid edebiyat�” üzerinde yap�lacak daha birçok ara�t�rman�n gereklili�ini ve çözülmesi gereken birçok meselenin oldu�unu göstermesi bak�m�ndan da anlaml�d�r.

Mevlid edebiyat� hakk�nda yap�lan önemli çal��malardan birkaç� �unlard�r: Necla Pekolcay, “Türkçe Mevlid Metinleri (1- Süleyman Çelebi Mevlidi Nüshalar� ve Metnin Edisyon Kriti�i, 2- Di�er Türkçe Mevlid Metinleri)”, �stanbul, 1950; Hasibe Maz�o�lu, “Türk Edebiyat�nda Mevlid Yazan �aîrler”,Türkoloji Dergisi, Ankara 1974; Ahmet Gün�en, �psalal� Ebü’l-hayr Mevlid (�nceleme-Metin-Dizin), GÜHAM (Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hac� Bekta� Veli Ara�t�rma Merkezi) Yay�nlar�, Ara�t�rma Dizisi 2, Ankara, xv+423 s.; ve M. Fatih Köksal, Mevlid-nâme, Türkiye Diyanet Vakf� Yay�nlar�, Ankara 2011, 786 s. Bu son eser edebiyat�m�zda 123 Mevlid müellifi tespit etmi� ve 12 Mevlid metnini ilk kez ne�retmi�tir.

Dinî halk edebiyat� üzerine özellikle ara�t�rmalarda bulunan rahmetli Âmil Çelebio�lu “Türk Edebiyat�nda Mesnevi (XV. Yy.’a kadar)” adl� eserinde (Kitabevi, �stanbul 1999, s. 291)  edebiyat�m�zda Ahmedî (810/1407-8) ve Süleyman Çelebi’den (812/1409-10) sonra üçüncü “Mevlid” müellifi olarak Ârif’i zikretmektedir. Çelebio�lu, Ârif’in eserinin 842?/1438-9? tarihinde yaz�lm�� olabilece�ini tahmin etmektedir. A�a��da tek bir yapra��n� sundu�umuz Mevlid eseri de bu s�ralarda yani XVI. asr�n ba��nda yaz�lm��t�r.(1)

Yapra��n a yüzünün ilk iki sat�r� Arapça Hz. Peygambere salavattan ibarettir; bundan sonra ise 17 sat�r gelmektedir. Yapra��n b yüzünde ise 21 sat�r vard�r. Bunlardan biri sadece “Ger bu ‘âlem” ibaresi, öbürü ise yine salavat sat�r�d�r. 16. sat�r�n ilk bölümü ise çizilmi� ve kar��s�nda yeniden yaz�lm��t�r. Böylece bu yere ekleme veya ç�kma yap�lmad���ndan, bu parçada bulunmas� gereken ve “Her Rebī‘ülevvel ay� bu ki�i.” m�sra�n�n tamamlay�c�s� olan m�sra eksik kalm��t�r. Biz onu Sad�k Yazar ne�rine göre onard�k.

Metnin XVI. asr�n ba��nda kaleme getirildi�ini biliyoruz. Ancak 33. beytin ikinci m�sra�ndaki “etmek”in “ekmek” �eklinde yaz�lm�� olmas�, eldeki metnin oldukça geç zamanlarda istinsah edildi�ine delil say�labilir. Metinde yer yer vezin bozukluklar� mü�ahede edilmektedir. Baz� eksiklikleri kö�eli parantez içine alarak tamamlad�m. Ekte verilen asl� incelendi�inde müstensihin pek az hareke kulland��� görülecektir. Metin baz� yanl�� yaz�l��lardan da salim de�ildir. Mesela, “Tā bulam ol gevherün Allāh’�n�” diye okudu�um 23. beytin ikinci m�sra�n�, belki “Tabu bulam ol gevherün Allāh’�n�” �eklinde de okumak da mümkündür. Çünkü orada fazladan bir be harfi daha var. Yine a yüzünün ba��nda “es-Ṣalātu ve’s-selāmu aleyke [yâ] men ismuhû abdullāh es-ṣalātu ve’s-selāmu aleyke yâ men ismuhû resûlallāh es-ṣalātu ve’s-selāmu aleyke yâ men ismuhû habîballāh [Ad� abdullah, resulallah, habîballah olan ey insan (Peygamber) sana salât ve selam olsun].” farkl� isim tamlamalar�yla bir kez daha tekrarlanan bu k�sm�n anlam� yine “es-Ṣalātu ve’s-selāmu aleyke yā men ismuhû ṣafiyullah neciyullah kelîmullah] “Ad� safiyullah, neciyullah, kelîmullah olan ey insan (Peygamber) sana salât ve selam olsun!” anlam�ndad�r. Bu Arapça ibarelerde de “ismuhû” �eklinde yorumlad���m�z kelimenin asl�ndaki lam harfi art�kt�r. Ayr�ca b yüzünde “Ger bu ‘âlem” �eklinde sadece üç kelimesi yaz�lan vas�ta beyti, Sad�k Yazar ne�rinde ve baz� nüshalarda

“Ger bu ‘âlem halk� dirse subh u �âm

Medh olunsa ha�re dek olmaz tamâm

Ger diler isen bula canun safâ

Ver salavat ber-resul-i Mustafâ”

diye kay�tl�d�r.

Parçada var olan baz� sorunlar Sad�k Yazar ne�ri ve Süleymaniye Ktp. Hac� Selim A�a, no. 853’deki nüshaya göre giderilmeye çal���lm��t�r. Süleymaniye Ktp.ndeki Hac� Mahmud, no. 4449 ve Yahya Ef. Dergah�, no. 4464’deki nüshalara da bak�lm��t�r. Ancak Yahya Ef. Dergah�’ndaki nüshan�n çok eksik ve ba�ka metinlerle kar���k toplanm�� bir nüsha oldu�unu kaydederek ondan yararlanamad���m�z� belirtmek isterim. Bu arada, Sad�k Yazar ne�rini görmeden, �imdi “Ba�lad�m ol serverüŋ mevlūd�na /Diŋledem tā derdile ehl-i dīne.” suretinde tespit etti�imiz 17. beytin ikinci m�sra�n� anlaml� bir �ekilde okumada bütün gayretimize ra�men tatmin edici bir netice al�namas� üzerine metni taray�p turkluk-bilgisi@googlegroups.com ve turk-tarihciler@googlegroups.com’daki arkada�larn görü�üne açt�m. Çok verimli ve bereketli bir tart��ma �eklinde geli�en bu mecralardan gelen de�erli önerileri özetleyerek bu çal��man�n nas�l sonuca gitti�ini de göstermek istiyorum.

�lk olarak 22 Ocak 2013’te, Türklük bilgisi eposta gurubundan Kemal Üçüncü’nün 17. beytin 2. m�sra�ndaki, art�k “derdile”  oldu�unu bildi�imiz, üçüncü kelimesini “deh-dil” olarak okumas� akla birkaç okuma �ekli daha getirdi. Ayn� gün Türk tarihçiler eposta gurubundan Selman Soydemir “Dekledim tā deh-dile ehl-i dîne” önerisini getirdi. Gene vezne uymamakla birlikte “Degildim tā deh-dile ehl-i dîne.” suretinde de okunabilece�i dü�ünüldü. Buradaki “deh-dil” (veya ayn� anlamda “deh-dile”) kelimesi Farsça bir birle�ik kelime olup “on gönüllü” ve mecazen de “vefas�z”; “dekledim” ise Soydemir’in önerisinde belirtti�i gibi “hedef almak, yöneltmek” demektir. Söz konusu m�sra da “Ehl-i dine vefas�z olanlar� hedef ald�m” / “Ehl-i dine vefas�z de�ildim/de�ilim” suretinde anla��labilir.

Ard�ndan 23 Ocak’ta, bu sefer Türklük bilgisi gurubundan Ömür Ceylan’dan konuyla ilgili “Beyti �öyle okumak san�r�m daha berrak bir anlama elveriyor:” görü�üyle birlikte �u okuma önerisi geldi: “Ba�ladum ol serverün mevlūdine / Dinledem tâ dad-�la ehl-i dîne (Dinledem: Dinleteyim / dad-�la: tad-ile) Din karde�lerim (tam bir manevi) lezzetle dinlesinler diye O serverin mevlidine ba�lad�m/ba�l�yorum.”

Ben de makul bir aç�klama oldu�u için ve belki de müellif orijinal nüshas�nda böyle yazm�� oldu�undan, diyerek bu öneriyi memnuniyetle kaydetmi�tim.

Bu m�sra�n okunu�unu Hüseyin Hatemi hocaya da ayr�ca sormu�tum. Hocam bu hususta 24 Ocak günü �u mütalaay� serd ettiler: “Bu m�sra “Diledim nâveh ola ehl-i dine” olacak iken, katib-i bed-tahrir nâveh kelimesini anlayamad��� için “ola”y� “dile”, “diledim”i de “dinledim” yapm��. Navlun, navego gibi kelimelerde oldu�u gibi nâvehin denizle ilgili anlam� var. Sankskritçe → Farsça nâ(v)khoda → kaptan.

“Diledim naveh ola ehl-i dine” Bu mevlûdun din ehline kurtulu� teknesi (tekne, burada hamur teknesi anlam�nda de�il, sefîne anlam�nda tekne olacak) olmas�n� diledim. ��te bu kadard�r ol hikayet / Bakisi dürû�-i bî-nihayet” diyerek mütalaas�n� ifade ettiler. Mamafih Hatemi Hoca daha iki ihtimal öngördüler: “Dekledim nâveh dile, ehl-i dine” ve “Diledim nâveh dile, ehl-i dine” �eklindedir. Bu halde ilk m�sra�n anlam� “Ehl-i dine, dile, gönüle selamet gemisi haz�rlad�m”, ikincisinin “Ehl-i dine, dile, gönüle selamet gemisi diledim” olur.

25 Ocak 2013 günü Türk tarihçiler eposta gurubundan Muzaffer Do�an da “metnin geli�ine göre sanki “Dinledem te'evvühile / te'evvüdile ehl-i dîne” olmas� uygun gibi görünüyor. Burada müellif iki kelime aras�nda ya karar verememi� ya da iki kelime de zihninden geçti�i için kar��t�rm�� olmal�. Böylece karma bir kelime ortaya ç�km�� gibi görünüyor. Ancak yaz� özelli�i itibariyle benim vav okudu�um harf daha çok dal karakterini and�r�yor. Fakat o zaman da ortaya anlaml� bir dize ç�km�yor.” diye görü�ünü iletmi�tir. Belirtelim ki, te'evvüh inleme, figan etme; te'evvüd e�rilme, bükülme, iki kat olma anlam�na gelen Arapça kökenli kelimelerdir.

Meseleyi çözme çabalar�na 26 Ocak’ta Türklük bilgisi gurubundan, Mevlidler üzerine büyük çal��mas�n� zikretti�im M. Fatih Köksal da kat�ld�lar. Ona göre, “müellifin kaleminden ç�kan�n “Degildim tā deh-dile ehl-i dīne” olmas� iki sebepten mümkün de�il. Birincisi bu okuyu� vezne uymaz. �lk tef'ile fâilâtün oldu�una göre “De�ildim” diye ba�lamas� mümkün de�il. �kincisi bu okuyu�a bir mana vermek mümkün de�il: “Ben tâ din ehline hercai de�ildim.” Bunun nas�l bir anlam� olabilir? Burada “tâ”n�n yeri nedir? “Ehl-i dîne” tamlamas�ndaki yönelme hâl eki nereye yöneliktir? Bu sorular�n cevab� yok.” Köksal da Ömür Ceylan’�n teklifini, metnin imlas� d���nda, vezin, anlam ve beyit bütünlü�ü bak�m�ndan mükemmel buluyor. Ayr�ca metnin oldukça sade olan dilini nazara alarak hiç duyulmam�� Farsça “deh-dil” kelimesini müellifin kullanma ihtimalinin zay�fl���na i�aret ediyor.

28 Ocak’ta Türklük bilgisi kümesinden Orhan Kemal Tavukçu sorunlu m�sra�n “Dinledem ta’dâd-�la ehl-i dine” diye okunabilece�ini iletti.

Bu arada 28 Ocak günü yine Türklük bilgisi öbe�inden Nuri Yüce de tart��maya uzun bir metinle i�tirak etti ve teklifini Ba�ladum ol serverüñ mevlüdine, / Diñledem tâ verd·ile ehl-i dine.” �eklinde bildirdi.

Ayn� gün Orhan Kemal Tavukçu, Nuri Yüce’nin mesaj�ndan sonra, evvelki görü�ünü muhafaza etmekle beraber müellifin birçok “tâ” edat� kulland���n� belirterek Ömür Ceylan’�n görü�ünün de gözden uzak tutulmamas�n� kaydetti. Ayr�ca baz� okuma önerileri yan� s�ra metinle ilgili �u görü�lerini de aç�klad�: “Metnin 14-15. yüzy�llar aras�nda te’lif edildi�i dü�ünülebilir. Çünkü; *33. ve 34. beyitlerde yer alan “ḳom��d[�]” ve vard[�] kelimelerinde sondaki “ی” harfinin gösterilmeyi�i bu metnin harekeli imla gelene�inin etkisinde yaz�ld���na i�aret ediyor. *Eydevüz, eydelüm, oulaya, bülbülleyin, gülleyin gibi arkaik kelime ve eklere yer verilmi�. *�eyyad Hamza’n�n (1349’da sa�) �iirlerinde rastlanan bir üslup özelli�i olarak din ve iman kayg�s�yla Hz. Peygamber’den (s.a.s.) istimdad edilmi�:

                                 Vire afā i�idenler cān�na

                                 Ola uvvet dīn[in]e iman�na.” 

Bildireyim ki Kemal Üçüncü’nün teklifinden yola ç�karak “Degildim tā deh-dile ehl-i dīne” suretinde okumay� tercih etti�imi Türklük bilgisi gurubunda ben belirtmi�tim. M. Fatih Köksal’�n itirazlar�ndan sonra onu sadece okuma ihtimallerinden biri olarak gördüm.

M. Fatih Köksal, “Bir de “tat” “dad” meselesi hakk�nda bir iki söz etmek isterim. “Tat”�n “dad” �eklinde yaz�m� eski metinlerde s�kça kar��la�t���m�z bir �eydir. Hatta pek çok �air yaz�m birli�inden hareketle söz oyunu yaparak "yard�m, imdat, adalet" anlamlar�ndaki “dâd” ile tevriye, iham, cinas gibi sanatlara ba�vururlar. Yani “tat” veya “tad”�n “dad” yaz�lmas�nda bir fevkaladelik yok.” diyerek tat kelimesinin eski metinlerdeki yaz�l��� hakk�nda görü�lerini aç�kl�yor.

Ben yine de söz konusu ilgili beyti Hatemi Hocam�n ve di�er meslekta�lar�m�n katk�lar�ndan yararlanarak “Ba�lad�m ol serverüŋ mevlūdine / Dekledim tā deh-dile ehl-i dīne.” �eklinde vermeyi uygun buldum. Bunda da dayana��m “deh-dile” kelimesinin aç�kça harekelenmi� olmas�d�r. Deklemek fiilinin ise Türkiye Türkçesi a��zlar�nda, ba�ka anlamlar� yan�nda, “ni�an almak, do�rultmak, yöneltmek” anlam�n� da ifade etti�ine yukar�da de�inilmi�ti. Bu halde, m�sra�n anlam� “Ehl-i dine vefas�z olanlar� hedef ald�m” olarak yorumlanabilir. Herhalde “Kelam�n imali ihmalinden evlad�r!”

Bütün bu öneriler, bilhassa ba�ka bir nüshas� olmad���nda, bir metindeki bir m�sra�n ne kadar farkl� suretlerde okunabilece�ini (yorumlanabilece�ini) gösterdi�i, ayr�ca Osmanl�ca ö�rencileri için de iyi bir egzersiz örne�i olabilece�i mülahazas�yla burada zikredilmi�lerdir. Eski metinleri okuman�n ne kadar dikkat, bilgi, sab�r ve çaba gerektirdi�i de bu suretle bir kez daha tecrübe edilmi� olmaktad�r.

***

Meseleyi böylece sonland�rd���m� dü�ünürken ve aradan bir aydan ziyade bir vakit geçtikten sonra 11 Mart 2013’te Orhan Kemal Tavukçu “Daha önce üzerinde yaz��t���m�z Mevlid'in tam metni bir arkada� taraf�ndan yay�mlanm��. Ekte gönderiyorum.” diyerek söz konusu Mevlid’in müellifinden ve yay�mlanm�� metninden beni haberdar etti(2). Bu makaleye göre müellifin ad� Cismî mahlasl� birisiydi. M. Fatih Köksal’�n Mevlid-name kitab�nda Cismî’nin kimli�ine dair bilgi yoksa da, iki ayr� Cismî mahlas�n�n varl���, Mevlid müellifi Cismî’nin hakk�nda az-çok bilgi olan sonraki de�il önceki Cismî oldu�u ve Mevlidini H. 917/M. 1511-12’de yazd��� ve ayr�ca a�a��da gelece�i üzere 17 nüshas�n�n tespit edildi�i bilgisi vard�r:

“Cismî: Mevlûdu’n-nebî. Yaz�l�� tarihi: 1511. Yukar�da da de�indi�imiz gibi Dervi�, Halîl, �ahidüneyyî adlar�na kay�tl� mevlid nüshalar� ile Ahmed ve Ahmedî’ye ait görünen mevlidlerin bir k�sm� asl�nda Cismî’nin mevlididir. Cismi Mevlidi iki nüshas�n�n kar��la�t�r�lmas�yla yay�mlanm��t�r: Yazar 2009. Nüshalar�: Süleymaniye Ktp. Hac� Mahmud 4449, Yahya Ef. Dergah� 4464; Yap� ve Kredi Sermet Çifter Ktp. 238; Topkap� Saray� Müzesi Ktp. Hazine 1246; Millet Ktp. AE Manzum 1347; 1349; Hac� Selim A�a 853; DTCF Ktp. �smail Saib 698; 5308/1; Millet Ktp. AE Manzum 1370, Süleymaniye Ktp. Mihri�ah Sultan 319; �Ü Ktp. TY 7339; Milli Ktp. Yz A 7028; Konya Bölge Yazma Eserler Ktp. 557, Milli Ktp. Yz A 340/1; Milli Ktp. Yz A 3102/1; Milli Ktp. Yz A 3806/1; Milli Ktp. Yz A 3817; Yz A 7426 (Bu nüshalar�n bir k�sm�, yukar�da aç�kland��� üzere ba�ka �airlere ait görünmektedir)(3).” Köksal, ayn� sayfadaki ilgili notunda da bu ne�irle ilgili �unlar� kaydetmi�tir: “Bu yay�n, kütüphane kataloglar�nda Cismî ad�na kay�tl� bulunan iki nüsha üzerinden yap�lm��t�r. Her nas�lsa bu iki nüshada bulunmad��� halde di�er nüshalarda bulunan “Hem tokuz yüz on yedide bil i yâr/ Cem‘ edip tarihin etdük ihtiyâr” beyti eserin XVI. yüzy�l ba�lar�nda (1511/12) yaz�ld���n� ortaya koymaktad�r. Yani bu Cismî, S[ad�k] Yazar’�n makalesinde ihtiyat pay� da b�rakarak ileri sürdü�ü gibi 1694’de vefat eden mutasavv�f Cismî de�ildir.(4)”

Bu durumda, elimizdeki Mevlid nüshas�, Cismî Mevlidinin yeni ancak tek yapraktan ibaret 18. nüshas� olmaktad�r.

            Sad�k Yazar’�n ne�riyle, elimizdeki tek yaprak Mevlid parças�n�n Cismî’ye ait oldu�u ortaya ç�kt��� gibi, yaz�ld��� tarihin belirlendi�i ve di�er nüshalar�n�n da mevcut oldu�u anla��lm��t�r. Okumada ve anlamada kar��la��lan zorluklar böylece di�er nüshalara müracaatla çözülecek hale gelmi�tir.

Yapra��m�zda yer alan k�sm�n muhtevas�na gelince, metnin ilk k�sm�nda müellif müminleri Peygamberin â��klar� olarak görüyor ve bugüne kadar nicelerin Peygamberi övdü�ünü, kendisinin de Peygamberi övece�ini, kamu âlemin gül gibi koklayaca�� çok güzel bir eser meydana getirece�ini belirterek onun okunup anla��lmas�n� ve dinlenmesini istiyor. Ayr�ca dua talebinde bulunuyor. Ayn� zamanda kendisi de bunu okuyanlara dua ediyor ve bu kitab�n ay�p ve hatalar� yüzünden okuyanlar�ndan kendisine itap k�lmamalar�n� da istiyor. Sonra 18. beyitte, müellif, “inci dizimi gibi bir-iki (di�er nüshalarda yeni bir mevlid) mevlid dizip söylemek”ten söz ederek Mevla’ya s���narak bu i�e heyecanla, �evkle ba�lad���n�, Allah’tan hidayet olursa gül�ende gül koklamaya gitmeyi ve Peygamberin vas�flar�n� överek Allah’a ermeyi, onun Mevlidini ins ü perinin i�itip hayran olmas�n�, müminlerin bir yere toplan�p gözlerinden ya� dökerek bunu dinlemesini arzu etti�ini belirtiyor. Metnin son k�sm�nda ise 27. beyit olan “Muṣṭafā mevlūd�n� yād idelüm / ��idenler cān�n� �ād idelüm” k�sm�nda, müellif “Mevlid” okuman�n ve Hz. Peygamberin do�umunu yad etmenin faziletlerinden bahisle bir de Ba�dat �ehrinde her y�l Hz. Peygamberin do�umu sebebiyle bir kimsenin insanlar� doyurmas� ve �slam dininin büyük dü�man� olan kom�usu bir Yahudi’ye, kar�s�n�n, bu a� veren adamla ilgili soru sormas� anlat�l�yor. Bu k�s�m baz� eserlerde “Hikaye-i �slam Yahudi” ad�yla yer almaktad�r(5). Acaba bu k�s�m gerçekten Cismî’ye mi aittir yoksa daha önceki bir eserden mi aktar�lm��t�r, sorusu akla geliyor.

Zaman�n tahribat�n elinden al�p kültürümüze yeniden kazand�rmaya çal��t���m bu el yazmas� üzerindeki çal��ma, görüldü�ü gibi, bir imecenin ürünü olarak do�mu�tur. Metnin ortaya ç�kmas�nda,  okunmas� ve anlamland�r�lmas�nda Abdurrahman Sava�, Ali Adem Yörük, Hüseyin Hatemi, Kemal Üçüncü, M. Fatih Köksal, Muzaffer Do�an, Nusret Cimillio�lu, Orhan Kemal Tavukçu, Ömür Ceylan ve Selman Soydemir’in katk�lar�n� burada memnunlukla ve �ükranla bir kere daha kaydetmek isterim.

�mdi, mübarek Mevlid Kandilinizi tes’id ederek Hz. Peygamber’in do�umuyla ilgili söylemeleri arz ediyorum:

“es-alātu ve’s-selāmu aleyke men ismuhū abdullāh es-alātu ve’s-selāmu aleyke yā men ismuhū resūlullāh es-alātu ve’s-selāmu aleyke yā men ismuhū habībullāh.

1 Ol Resūl-i Ahmed’e u��āḳ olan

Cān gönülden ḫo� aŋa mü�tāḳ olan

 

2 Ṣal bugün deryā-y� a�ḳa özüŋi

Tuṭuben dergāh-� Ḥaḳḳa üzüŋi(6)

 

3 Gel bugün meydāna ehl-i derd iseŋ

Söyle fevt itme bu sözi merd iseŋ

 

4 Ā��ḳ olan bu söze Perverdigār(7)

Ā��ḳ ol da �em‘ine pes yana-ṭur

 

5 Niçe fāż�l serveri medḥ eylemi�

Her ki�i güç yetdügince söylemi�

 

6 Bizde ṭāḳat yoḳ ki ol cān bülbülin

Medḥ idem terk ide her bülbül gülin

 

7 Nāle vü āh eyleyem bülbülleyin

Ḳoḫulaya ḫalḳ-� ‘ālem gülleyin(8)

 

8 Ger bize destūr vire Perverdigār

Söyleyem bu söze(9) ḳala yādigār

 

9 Ḥaḳ ḥabībi Aḥmed-i Maḥmūd içün

Ḳur’ān nāzil itdügi maḥbūb içün

 

10 Bir kitāb idem bu sözi aŋlana

Mevlūd ola dā’imā [ol] diŋlene

 

11 Ol Resūl’ün ben de meddāḥ� olam

Ol günāh�m derdine dermān olam(10)

 

12 Muṣṭafā[nuŋ] mevlūd�n diŋleyesiz

Dileriz himmet ‘aṭā eyleyesiz

 

13 Kim ki bu ben miskine ide du‘ā

Anlara raḥmet ḳ�la yar�n Ḫudā

 

14 Dilerem Ḥaḳ rāzī olsun anlara

Bizim [içün] bir du‘ā idenlere

 

15 Her ki bu meclisde bile buluna

Cennet[i] raḥmet(11) vire ol ḳuluna

 

16 Daḫi her kime iri�e bu kitāb

Ḳ�lm�ya ‘ayb [u] ḫatās�yçün ‘itāb

 

17 Ba�lad�m ol serverüŋ mevlūd�na

Diŋledem tā derdile ehl-i dīne.

 

18 Diledim pes bir iki(12) mevlūd düzem

Söyledikce her söze dürler dizem

 

19 Ṣ�ġ�nup Mevlā’ya sözüm söyledim

Bülbülī-vār nāle vü āh eyledim.

 

20 Mevc urup deryā gibi cū� eyledim

‘A�ḳ �arāb�n� içüp nū� eyledim

 

21 Ger hidāyet olur ise özüme

�ydevüz ilhām olur[sa] sözüme

 

22 Gidelüm ol gül�ene ḳoḳmaḳl�ḳa

Destūr olursa yola gitmeklige(13)

 

23 Medḥ idem ol serverüŋ evṣāf�n�

Tā bulam ol gevherün Allāh’�n�(14)

 

24 Biz daḫi medḥ iydevüz ol serveri

��üdüp ḫayrān ola ins [ü] peri

 

25 Cem‘ ola bir yere tā ehl-i dīni

Diŋleyeler Muṣṭafā’nuŋ mevlūd�n�(15)

 

26 Derilip ā��ḳlar an� diŋleye

Gözlerinden ya� döküben iŋleye.

 

Ger bu ālem (sic)

es-alātu ve’s-selāmu aleyke yā men ismuhū afiyullāh neciyullah kelīmullāh.

 

27 Muṣṭafā mevlūd�n� yād idelüm

��idenler cān�n� �ād idelüm

 

28 Vire ṣafā i�idenler cān�na

Ola ḳuvvet dīn[in]e īmān�na

 

29 Diŋle evvel bir ḥikāyet idelüm

Mevlūd�n sözüne andan gidelüm

 

30 Tā bilesüz mevlūd� kim ne imi�

Ḥürmeti bu mevlūd�n nice imi�

 

31 Var idi Baġdād içinde bir ki�i

Gice gündüz ḫayr idi anuŋ i�i

 

32 Her rebī‘ülevvel ay� Muṣṭafā

Mevlūd�n eyler[i]di [ol] pür-ṣafā

 

33 O[l] ḥabībüŋ yoluna ḳom��d[�] ba�

Yidirir ümmet[e] ekmek dürlü a�(16)

 

34 Bir Yahūdī ḳoŋ��s� vard[�] anuŋ

Key ‘adūs� idi �slām ehlinüŋ

 

35 ‘Avrat� didi aŋa [ey] baḫtiyār

Ne ‘aceb i�dir ki eyler i�bu cār?(17)

 

36 Her Rebī‘ülevvel ay� bu ki�i

[Ḫayr idüben yidirür dürlü a��].

 

Notlar:

(1) Köksal, Mevlid-name, s. 63.

(2) Sad�k Yazar, “Cismi ve Mevlidi”, Uluslararas� Sosyal Ara�t�rmalar Dergisi, C. 1/2,  K�� 2008, s. 448-478.

(3) Köksal,  s. 63.

(4) Köksal,  s. 63 ve n. 48.

(5) K�z Mevlûd�, Matbaa-i Yusuf R�za Sultan Bayezid: Çad�rlar caddesinde numero -109, Dersaadet 1339, s. 30-32. Dual� Mevlidi �erif Süleyman Çelebi ve Mevlidi Nebi Mevlidi �emsi Mevlid-i Rafet �lahi ve Kasideli Hikaye-i Mevlid, Haz. H. Mustafa Varl�, Esma Yay�nlar�, �stanbul, ts., s. 106-110. Buradaki “Mevlid-i Rafet”, “Mevlid-i Ref’et” olmal�d�r. Halil Ersoylu’nun yay�mlad��� K�z Destan� (Hazâ Hikaye-i K�z ma‘a Cühûd” (TDK, Ankara 1996)nda da Yahudilerin Müslüman olmas� motifi i�lenmi�tir.

(6) Baz� nüshalarda “yüzüni”.

(7) Di�er nüshalarda do�ru olarak “pervânedür” suretindedir.

(8) Sad�k Yazar ne�rinde (s. 458) “gülleyin” yerine “gül lebin” diye okunmas� sehv neticesidir.

(9) “Sözü” olmas� gerekir.

(10) Baz� nüshalarda “olam” yerine daha anlaml� olarak “bulam” diye yaz�l�d�r.

(11) Baz� nüshalarda “cennet u dîẔâr”.

(12) “�ki” yerine di�er nüshalarda oldu�u gibi “yeni” olmal�d�r.

(13) Bu beyit Süleymaniye Ktp. Hac� Selim A�a, no. 853’de kay�tl� yazma nüshada yoktur. Yazar ne�rinde (s. 459) birinci m�sra “Gidelüm ol gül�ene ötmeklige” biçimindedir.

(14) Baz� nüshalarda “ṣarrâf�n�”.

(15) Sad�k Yazar ne�rinde (s. 459) ve baz� nüshalarda düzgün olarak “Cem‘ olalar bir yere tâ ehl-i din/ Diŋleyeler Muṣṭafā’nuŋ mevlūd�n.”

(16) Kr�. Sad�k Yazar ne�ri (s. 459) “Yeyidürürdi et ü etmek dürlü a�”. Herhalde ilk kelime “yidirürdi” olmal�.

(17) Kr�. Sad�k Yazar ne�ri (s. 460) “Avrat� didi bir gün aŋa ey nigār / Ne ‘aceb i�dir ki anlar i�bu cār”.

S�raBa�l�k

Yazarlar
Halil KURUMAHMUT
L�BYA GER�E��....
Prof.Dr.Fethi GED�KL�
Z�HDΒN�N �EYH�NE YAKTI�I A�IT
Hava Durumu
Piyasalar
Alt?n
� Copyright 2016 Halil KURUMAHMUT - T�m haklar� sakl�d�r.